Yusuf Suresi Tefsiri 43. Bölüm – Nouman Ali Khan
Nouman Ali Khan’ın Yusuf Suresi Tefsiri serisinin 43. bölümü. Bu bölümde Yusuf Suresi 69. ayetin tefsiri yapılmaktadır.
“Çünkü insanî bağ kısmında ciddi bir eksiklik var.”
Şimdilerde insanlar bir ilişki içindeyken işte kardeşlik, eşlik veya ebeveynlik ilişkisi vs. bir tartışma olduğunda bununla ilgili internet üzerinden duygusal patlamalar yaşıyorlar. Sonra “Senden bahsetmiyordum ki” diyorlar. “Kardeşin tarafından kalbin kırılınca” gibisinden özlü sözler paylaşıyorlar. “Yok canım, başka kardeş o.” Oğlum tek kardeşin var başka ne kardeşinden bahsediyorsun? “Arkadaşım yolladı onu ya, başka bir kardeşle alakalı o, birine uygundur elbet.” Hayır, sen bu duygusal patlamaları paylaşarak baya baya bir aile üyesine laf atıyorsun. Beğeni ve paylaşım alma derdindesin: “Yüzde yüz.” “Acını hissediyorum.” Ağlayan yüz ifadeleri falan. Bir sürü sahte duygu. Sen de “İnternette birileri hislerimi onaylıyor.” deyip kendini daha iyi hissedersin. “Demek ki haklıyım.” Buna dönüştük yani.
Çünkü insanî bağ kısmında ciddi bir eksiklik var. Ciddi bir iletişim eksikliği var. Ve bununla tamamen dalga da geçmiyorum. Aynı zamanda diyorum ki bu yaygın bir olay oldu çünkü gerçek anlamda samimi bir iletişimimiz yok. Duyulduğumuzu hissetmiyoruz. O yüzden en azından bu gönderilerde görülelim diyoruz. “Sesim duyuluyor, benim de bir sesim var.” Sesinin duyulduğu falan yok çünkü bunu okuyan “hıh” deyip geçiyor, hislerinin ederi bu kadar. Birinin okuması yarım saniye sürüyor, değeri bu kadar. Bu samimi değil, gerçek değil. Gerçek ailen, gerçek arkadaşların, hayatında gerçekten bir önemi olan insanlar, gerçekten iyiliğini isteyenler, Yusuf’un (as) sendeki karşılığı. Ki kardeşi olarak hiç yanında olamamışsa da çok samimi ve gelip bu güveni sunuyor ona. Ve içini de boşaltıyor, bayadır içinde tutuyormuş açıkça, değil mi?
“Sadece bu bir ayet bir aile terapisini kapsıyor.”
Burada da Yusuf (as) benzer bir güven verip kardeşine “Artık üzülmen gerekmiyor” diyor. Ve Kur’an’ın burada kaydetmediği şeyler de önemli. Bu yüzden bunun bizle alakalı olduğunu düşündüm. Çünkü insanlar bize zor günlerinde geldiklerinde biz bazen yapabileceğimiz tek şeyin onlara İslamî bir tavsiye vermek olduğunu düşünüyoruz. Allah’ı hatırlatmak, imanlarını hatırlatmak. Ki bu bazen iyi bir şey, hatta çoğu zaman iyi. Ama Yusuf (as) kardeşine şunu mu dedi yani? “Allah sabretmemizi istiyor, hayatta olduğuna şükretmeli ve Allah’a tevekkül etmelisin. Böyle olamazsın sen, imanın nerede? Hepimizin ahireti hatırlaması gerek, ahirette de bunlar önemsiz olacak, kıyamet gününde önemsiz olacak bu, dünya hayatı bir günmüş gibi gelecek.”
Bunlar harika hatırlatmalar ama bakın ne diyeceğim bu öneriler kulağa ne kadar iyi gelse de peygamberler bizden çok daha iyi hatipler. Neyi ne zaman söyleyecekleri konusunda bizden çok daha hikmetliler, değil mi? Ve burada da sıkıntıdaki birisi ona geliyor, ayrıca hapistekilere de Allah’tan bahsetmişti değil mi? Hapistekilere Allah’ı anlatmıştı. Rüyayı yorumladığında Allah’tan bahsetmişti: “ذَلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَنِي رَبِّي” (Yusuf, 37) Değil mi? Yaptı bunu.
Ama bu konuya gelince Allah’tan bahsetmiyor, sadece “Üzülme, ben senin kardeşinim” diyor. “Senin için buradayım ben.” Çünkü bazen aile üyelerinin senin vaaz vermene ihtiyaçları yoktur. Orada olmana ihtiyaçları vardır sadece. Bir anne olmana ihtiyaçları vardır, hatip bir anne olmana değil. Kardeşliğine ihtiyaçları vardır, hutbe veren bir adam olmana değil. Bir şeyler alıntılamana ihtiyaçları yoktur. Alıntılayacak olsa çok söz var. Eminim Yusuf (as) da İbrahim’den (as), İshak’tan (as), Yakup’tan (as) baya efsanevi sözler alıntılayabilirdi. Alıntılama falan duymuyor. Sadece “Ben senin kardeşinim, üzülme” duyuyor. “Çok şey yaşadın biliyorum.” Bazen biz sadece söylemek istediklerimizi söylüyoruz. “İşte efsane bir alıntı yapma fırsatı.” Hayır.
“Bizim daha çok empati yapabiliyor olmamız gerekiyor.”
Bu ilk olarak senin iyi bir dinleyici olmana bir fırsat. Çünkü kullandığı kelimeler oldukça dikkatli bir şekilde dinlediğini gösteriyor. Yapıyor oldukları şeyler…. Dinlemekle de kalmıyor, olmuş olayların onu endişelendirdiğini, üzdüğünü, canını sıktığını, yoksun, güvensiz, kimsesiz gibi hissettirdiğini anlıyor. Yani sadece söylediği şeyi değil söylediğinin arkasındaki hisleri de anlıyor. “Bu hisleri artık hissetmeni istemiyorum.” “Güvende hissetmeni istiyorum, çünkü ben kardeşin olarak buradayım.” O kadar güzel ki. Bu rahatlatıcı sözler o kadar güzel ve önemli ki…
Şunu anlatmaya çalışıyorum, Yusuf (as) ve kardeşinin burada yaptığı konuşmadan çıkan olağanüstü hikmet şu ki, bizim daha çok empati yapabiliyor olmamız gerekiyor. Allah mesela ayetin başlarında “Onu kendi yanına çekti” diyor. Onu empatiye ve ilgiye çekti. Onu yanına çekti, onunla beraber ve yanında durdu. Bunların hepsi ne anlatıyor? Konuşmadan önce birine nasıl hissettirdiğin, ki onu güvende hissettirmek gerekliydi, çünkü güven kelimesi kullanılmıştı. Kardeşini güvende hissettirmek sonra onun nesi olduğunu belirtmek. Sonra da neler yaşadığını anladığını yaşadıklarına önem verdiğini söylemek, “Böyle hissetmene gerek yok artık, kalkanın ben olacağım. Ben seni koruyacağım” demek. İnanılmaz güzel bir şey. O kadar güçlü ki. Sadece bu bir ayet bir aile terapisini kapsıyor.
Bu bölüm çok çok duygusaldı, gözyaşlarımı tutamadım. Nouman hoca sanki o an oradaymışız gibi ayeti öyle tafsilatlı izah ediyor ki, o iki kardeş gibi hüzünlenmemek elde değil. Allah ondan da da emeği geçenlerden de razı olsun.